bugün

entry'ler (18)

omeraltuncanak

Ben Australia/Brisbane'den, aslen Kırşehir/Mucur'lu Ömer Altunçanak. Yıllardır içimde dünyayı gezip görmek hayali ve ukdesiyle yaşadım. Yoğun ve meşguliyeti esir edici işimden dolayı bunu gerçekleştirmem mümkün olamıyordu.Yurt dışı belgesellerini okuyup seyrettikçe içimdeki çocuksu macera tutkusu daha da kabarıyor, zapt edilemez bir hal alıyordu Nihayet dört yıl önce sırf dünyayı gezebilmeme engel olduğu için işyerimi sattım. Artık gezmeye hazırdım. Tur şirketlerinin organize ettiği yüzeysel gezilerden hoşlanmıyorum. Bu sekilde gittiğim gezilerde o ülke halkı kadar diğer ülkelerden gelen turistleri görüyordum. Sadece ana merkezlere endeksli, bolca alışveriş ve havuz sefasının yapıldığı geziler bana göre değil. Aradığım tamamıyla o ülke ve ülke insanlarının içini natürel, yapmacıksız görebileceğim hatta mümkünse onlarla aynı ortamı paylaşarak bir süre onlar gibi yaşayabileceğim tur ve gezilerdir. Gezi için gideceğim ülkelerin meşhur ve görülmesi gereken yerlerinin yanı sıra turistlerin ve turlarla gidenlerin görmelerinin pek mümkün olamadığı kırsal, ücra belde ve köylerini, oralarda yaşayan yerli halkın tabii sosyal hayatlarını (tarihleri, örf ve adetleri, gelenek ve görenekleri, günlük yaşayışları, düğünleri, cenaze merasimleri, bayramları, folklor etkinlikleri, eğlenceleri, yemekleri, dini aktiviteleri v.s.), yöreye özgü vahşi natürel doğal coğrafyayı, hayvanları ve bitkileri yakından tüm doğallığıyla görebilmeliyim ve bunun için orada yeterli olabilecek uzunlukta bir süre kalmalıyım. Mümkün olduğunca otel veya pansiyon yerine ücreti karşılığında yöre halkının evlerinde veya evlerine yakın ortamlarda konaklayabilmeliyim. Ama bunu yapabilmemi engelleyen bir problemim vardi. Yabancı dilim hiç yoktu. Bunun uzerine bir tasla iki kus vurmak amaciyla uzun ugraslar ve cuval dolusu masraftan sonra 4 yillik vize alarak 9/Aralik/2007 tarihinde Australia’ya geldim. Amacim hem Australia’yi yakindan gezip gormek, hem Ingilizce ogrenmek hem de burada daimi oturum ve vatandaslik almakti. Daimi oturum ve sonrasinda vatandaslik alabilmem icin en az iki yil Australia devletinin belirledigi belirli mueyyideleri yerine getirmek zorundayim. Daimi oturum ve vatandaslik almayi istememin ana nedeni; gezilerimde onume cikan ve beni canimdan bezdiren vize problemlerini asabilmek. Maalesef Turk vatandaslari ikinci hatta ucuncu sinif muamelesi goruyor vize konusunda dunya devletlerinde. Ama Australia pasaportu olan biri elini kolunu sallayip diledigi ulkede diledigi kadar kalabilir ve ustelik itibar da cabasi. Allah bildigi gibi yapsin ulkemizin ve insanimizin itibarini bu hallere dusurenleri. Australia'ya geldigim gunden bugune kadar ingilizcemi zorlukla tarzanca seviyesine yukseltebildim. Kafam onceki hayatimda cok yorulmustu. O kadar mesgul ve doluydu ki. Yasim da 47 idi. Buraya gelmeden once tek bir cumle Ingilizce dahi bilmedigim gozonune alinirsa Ingilizce ogrenmek icin kurdugum tum hayaller tam bir fiyasko ve hayal kirikligiyla sonuclandi. Bazi arkadaslar “geldiginde nasildin, simdi nasilsin. Niye ogrenemedim diye kendine haksizlik ediyorsun" diyorlar ama bu konuda cok uzuldugumu gorup beni teselli etmek amaciyla dediklerini biliyorum . Firsat buldukca Australia’nin diger sehir ve eyaletlerine gidiyorum gezi icin. Bazen de Pasifik okyanusunda adini kimsenin bilmedigi (Samoa v.s) ulkelere gididip geliyorum. Agac gibi bir yerde sabit yerlesip kalmayi sevmiyorum. Uzun sure degistiremezsem yasadigim ortami, yattigi tarafi uyusan ama diger tarafina donemediginden istirap ceken hasta gibi oluyorum. Tüm dünyayı Allah(C.C.) ömür ve imkan verdikçe karış karış gezmek istiyorum. Su ana kadar eger unuttugum yoksa 29 ulkeye gitmisim. Bunlar alfabetik sirayla; Almanya, Amerika, Arnavutluk, Australia, Belize, Fiji, Fransa, Guetamala, Guney Afrika, Honduras, Irak, Ispanya, Italya, Kibris, Kosova, Kuba, Lesoto, Makedonya, Meksika, Moldova, Mozambik, Rusya, Samoa, Suudi Arabistan, Sweziland, Tayland, Turkiye, Ukrayna, Zimbabwe. Bir ulkeye gitmis olmak o ulkeyi hakkiyla gezmek anlamina gelmiyor cogu zaman. Dolayisiyla bu ulkelerin bazilarini mesela Samoa gibi karis karis gezdim. Gitmedigim, gormedigim tek bir koyu dahi kalmadi. Bazen de mesela Belize gibi ancak cok sinirli bir kismini gezip gorebildim. Bazi ulkelere birkac kez gittim, bazilarina sadece bir kez. Buradan dunyanin her yerindeki seyyahlara sesleniyorum. Eger yolunuz Australia’ya duserse size elimden geldigi kadar yardimci olmaktan memnun olurum. Veya sizler herhangi bir gezi planlar da beni de gezinize davet ederseniz cok sevinirim. Geziye cikis (start) noktalarimiz farkli olabilir. Orada yani geziye baslanilacak ilk noktada bulusur birlikte gezebiliriz. Mizacım gereği kimseye yük olmak veya meşgale olmak istemem. Pisman olmazsiniz 
e-mail: omeraltuncanak@gmail.com

properly

English. adv. 1.Brit.,coll. Adamakıllı, bayağı. 2.Doğru dürüst; gerektiği gibi, hakkıyla, layıkıyla.

insist

English. v. (ON) Israr etmek, tutturmak, diretmek. Insist on payment=Ödeme için ısrar etmek.

instantly

English. adv. Hemen, derhal, anında, hemencecik.

thrill

English. n. Büyük heyecan. v.Çok heyecanlandırmak, büyük heyecan duymak.

humiliate

English. v. Küçük düşürmek, rezil etmek, çok utandırmak, aşağılamak.

humiliation

English. n. Küçük düşürme, rezil etme, utandırma, aşağılama.

snap

English. v. 1.Havada kapmak. 2.Terslemek, çıkışmak. 3.-i hiç önemsememek/takmamak.

oblige

English. v. Zorlamak, zorunda bırakmak, mecbur etmek.

frustrating

English: adj. Sinir bozucu, asap bozucu, moral bozucu.

superannuation

English: n. Emekli maaşı, emeklilik. (Yanilmiyorsam Australia'ya mahsus bir terim)

trouble

English: n. Bela, sıkıntı, dert. v. Rahatsız etmek, zahmet vermek, zahmete sokmak.

trouble

English: n. Bela, sıkıntı, dert. v. Rahatsız etmek, zahmet vermek, zahmete sokmak.

occasion

English: n. Bir şeyin cereyan ettiği an, esna, sıra. OCCASIONAL: a. Seyrek, nadir, ara sıra, bazen.

genuine

English: adjective. Gerçek, hakiki, özbeöz, sahici, taklit veya sahte olmayan. *Genuine leather=Gerçek deri.

freaking

English: adjective. slang. Koduğumun. Küfür edilmemesi gereken ortamlarda "fucking"in kibarcası.

cuddle

English: v. Kucaklaşmak, kucaklamak, sarılmak, sokulmak (birbirine).

creepy

English: adjective. Tüyler ürpertici, korkunç, korkutucu, ürkütücü.